“O Zaman 65 Yaşından Sonra Vekil Olmasınlar!”
Son günlerde kamuoyunun gündeminde önemli bir konu var:
65 yaş üstü sürücülere her yıl uygulanacak fiziksel ve psikolojik yeterlilik testleri. Gerekçesi net; yaşa bağlı refleks kaybı, sağlık sorunları ve sürüş güvenliği.
Ancak bu düzenlemeye en sert tepki yine yaş almış vatandaşlardan geldi.
“Eğer biz her yıl teste gireceksek, o zaman 65 yaş üstü milletvekilleri de teste girsin!” diyorlar.
Haksızlar mı? Elbette hayır.
Bugün Meclis koltuklarında 60, 70, hatta 80 yaşını geçmiş birçok vekil oturuyor. Üstelik öyle yıllık teste de tabi değiller. Zihinleri dinç mi, karar alma refleksleri güçlü mü, halkla yeterince temas hâlindeler mi? Bu soruların hiçbirine sistematik bir ölçümle cevap verilmiyor.
Vatandaş diyor ki:
“Madem biz araba süreceğiz diye teste giriyoruz, onlar da ülke yönetecek diye girsin! Bizim refleksimiz test ediliyor, onların da karar refleksi test edilsin.
Bizim sağlığımız sorgulanıyor, onların da sağduyusu ölçülsün!”
İçinde bir hayli haklılık barındıran bu tepki aslında sadece bir yasa eleştirisi değil; adalet duygusunun sarsılmasına karşı bir isyan.
Evet, trafik güvenliği önemli. Kimsenin bunu inkâr ettiği yok. Ama aynı önemi, bizi yönetenlerin niteliğinde de göstermeliyiz. Yaş bir kriter olacaksa, bu yalnızca ehliyet sahiplerine değil, vekalet sahiplerine de uygulanmalı.
Yoksa yaş almanın suç sayıldığı ama yaşlılığın ayrıcalık hâline geldiği çelişkili bir tabloyla baş başa kalırız.
Ve o zaman da 65 yaş üstü bir yurttaşın ağzından çıkan o cümle daha da yankı bulur:
“Bizim günahımız ne?”
65 yaş üstü sürücülere her yıl uygulanacak fiziksel ve psikolojik yeterlilik testleri. Gerekçesi net; yaşa bağlı refleks kaybı, sağlık sorunları ve sürüş güvenliği.
Ancak bu düzenlemeye en sert tepki yine yaş almış vatandaşlardan geldi.
“Eğer biz her yıl teste gireceksek, o zaman 65 yaş üstü milletvekilleri de teste girsin!” diyorlar.
Haksızlar mı? Elbette hayır.
Bugün Meclis koltuklarında 60, 70, hatta 80 yaşını geçmiş birçok vekil oturuyor. Üstelik öyle yıllık teste de tabi değiller. Zihinleri dinç mi, karar alma refleksleri güçlü mü, halkla yeterince temas hâlindeler mi? Bu soruların hiçbirine sistematik bir ölçümle cevap verilmiyor.
Vatandaş diyor ki:
“Madem biz araba süreceğiz diye teste giriyoruz, onlar da ülke yönetecek diye girsin! Bizim refleksimiz test ediliyor, onların da karar refleksi test edilsin.
Bizim sağlığımız sorgulanıyor, onların da sağduyusu ölçülsün!”
İçinde bir hayli haklılık barındıran bu tepki aslında sadece bir yasa eleştirisi değil; adalet duygusunun sarsılmasına karşı bir isyan.
Evet, trafik güvenliği önemli. Kimsenin bunu inkâr ettiği yok. Ama aynı önemi, bizi yönetenlerin niteliğinde de göstermeliyiz. Yaş bir kriter olacaksa, bu yalnızca ehliyet sahiplerine değil, vekalet sahiplerine de uygulanmalı.
Yoksa yaş almanın suç sayıldığı ama yaşlılığın ayrıcalık hâline geldiği çelişkili bir tabloyla baş başa kalırız.
Ve o zaman da 65 yaş üstü bir yurttaşın ağzından çıkan o cümle daha da yankı bulur:
“Bizim günahımız ne?”