Turk Time
DOLAR
38,5651 %0.32
EURO
43,6520 %0.23
ALTIN
4003,4800 %-0.01
BIST-100
9168,00 %0.98
PETROL
61,3400 %-1.27
BONO
46,4800 %-0.87
ISTANBUL
BUGÜN
10/17°
ISTANBUL
YARIN
9/19°

HEKİMLİĞİN VİCDANLA İMTİHANI


Tıp, insanlık tarihinin en eski ve en kutsal mesleklerinden biridir. Binlerce yıldır hekimler, hastaların acılarına merhem olmaya, bedenlerini iyileştirirken ruhlarına da şifa vermeye çalışırlar. Bu yola çıkarken verdikleri söz ise çok nettir: "Önce zarar verme."

Ancak son zamanlarda sosyal medyada, televizyon ekranlarında ve çeşitli dijital platformlarda bazı tıp doktorlarının yaptığı açıklamalar, bu yeminle ve mesleğin onuruyla çelişmektedir. Hastaların yaşadıklarını sorgulayan, şikayetlerini gürültülü bir gülümsemeyle bastıran, sanki hastalanan onlar değilmiş gibi bir dil kullanılması; yalnızca kamu vicdanını değil, tıp camiasını da derinden rahatsız ediyor.
Bir insan, "Ben ağrı çekiyorum" diyorsa, bu onun gerçeğidir. Kan tahlilinde, MR sonucunda, grafikte bir bulgu olmayabilir. Ama hekimliğin asıl yeri laboratuvar değil, insan bedenidir; daha da ötesi, insan yüreğidir. Bilim elbette yol gösterir. Ancak vicdan, yolda tutar.

Doktorlarımız, kamuoyuna konuşurken unutmamalıdır ki her söz bir yara açabilir.
"Bu hastalıkları kafasından uyduruyorlar", "Psikolojik bunlar" gibi genellemeler, zaten endişe içinde olan hastaları daha da yalnızlaştırabilir. Oysa hekim, yalnızlığa çare bulandır. Umutsuzluğu fark edendir.
Bir hekimin karşısındaki kişiyi sadece "hasta" olarak değil, bir bütün olarak görmesi gerekir. O bütün; korkularıyla, şüpheleriyle, umutlarıyla ve bazen de anlamsız gelen ağrılarıyla birlikte bir insanı anlatır.
Tıp yalnızca bilimsel bir alan değildir; aynı zamanda ahlaki bir alandır. Ve ahlak, bilgiyle değil; tutumla sınav verir.

Hekimlerimize çağrım, bilgilerini yadsımadan ama bunu şefkatle, anlayışla ve saygıyla sunmalarıdır. Çünkü bir insanın en çaresiz anında duyduğu bir kelime, bir bakış, bir ton; onun iyileşme yolundaki en büyük ilaç olabilir.

Bizler ekranların karşısından değil; hastanenin kapısından içeri girerken yanımızda olacak, kalbimizi anlama gayretinde bulunacak hekimler isteriz. Vicdanla konuşan, sabırla dinleyen ve insanın acısına saygı duyan doktorlar, bu toplumun en çok ihtiyacı olan sesi olacaktır.
Tıbbın geleceği, teknoloji kadar insanlığa da yatırım yapmamızda saklı.