ANNELİK NEDİR BİLİYOR MUSUN?
Annelik nedir biliyor musun?
Duyduğun bir minik sesten sonra
Tüm sesleri farklı işitmektir.
Kırılan ağaç dalına ağlamak,
Yavru kedilere gülmektir.
Anne olmak bir şiir gibidir,
Çiçeğe basamazsın, karıncayı ezemezsin.
Melekler gibi ama kanatsız,
İnsanlıktan hallice olmaktır annelik.
Annelik nedir biliyor musun?
Bir çift göz görürsün, pırıl pırıl,
Başka gözlere kapanır gözlerin,
Işıklar içinde ama olursun.
Annelik nedir biliyor musun?
İncecik bir ipek tene dokunursun.
Ve ondan sonra
Elinin değdiği tüm kumaşlar taş kesilir ellerinde.
Bir bedenin esiri olursun.
Peki, siz annelik esareti nedir biliyor musunuz?
Bir bebek doğar bedeninizden,
Ve tüm bedeninizi esir eder kendine,
O yemedikçe doyamaz,
O uyumadıkça uyuyamaz,
O gülmedikçe mutlu olamazsınız.
Onu izledikçe, ışıklara ama olursunuz.
O size anne dedikçe lal olursunuz, şaşkınlıktan.
Ve onu sevdikçe, endişeden dünyaya düşman olursunuz.
Anne olmak nedir biliyor musunuz?
Deliliktir!
Çılgınlıktır!
Aşktır!
Annelik aşık olmaktır!
Hayatımda deneyimlediğim en büyük rütbem annelik oldu. Mutluluğumun da sebebi, mutsuzluğumun da…
Hayatımın tüm sorumlusu oldular adeta…
Hayatımın tüm sorumlusu onlar mı acaba?
Hayır! Hayatımın tüm sorumlusu benim. Onlara sahip olmuş olmak ta benim sorumluluğumda, hayatımın her anı da..
Sevgili anneler;
Bu hafta şiirle girişimin nedeni; aşkı metinlerle anlatmanın bana yavan gelmesiydi.
Annelik gibi aşkların en büyüğünü nasıl düz bir yazıya sığdıracağımı bilemedim. Ancak değinmek istediğim konu annelikten çok, annelik aşkının altında kaybolmuş kimlikler.
Kimisi isim değiştirmiş, Kimisi kendisini tamamen yok etmiş kimi ise ‘’Yaşar ne yaşar, ne yaşamaz’’ misali adı var, cismini yok etmiş.
Ben de onlardan biriyim aslında.
Bazen adımı yok ediyorum, bazen cismimi aynalardan siliyorum.
ve iyi haber!
Bunu anladığım anda anneliğin aslında bizi eksiltmediğini de, yok etmediğini de, hayatımızı kısaltmadığını da anlamam bir oldu.
Annelik nasıl kadınlar için en üst rütbe olabiliyorsa ve kutsalsa kendimiz olmamız da o kadar kutsal ve dokunulmaz aslında.
Ve, artık ben,
Uyanmak istiyorum tüm mevsimler boyunca yastık altı ettiğim sarhoş zamanlardan,
Koşmak istiyorum, dizgin nedir bilmeyen doru bir at gibi, en yüksek dağlara..
Erişmek istiyorum, beyin guddelerime, hayallerime ve düşleyemediğim tüm gerçeklerime…
Ben bir anneyim ve anladım ki annelik hayatı almaz elimizden.
Gördüm ki elimiz, ayağımız ya da gönlümüz dahi bağlı değil.
Hatta daha çok elimiz var artık, daha çok ayak ve binlerce fikir.
Var ettiğimiz en büyük zaferlerimizi alıp yanımıza, yanı başımıza daha kalabalık bir ben olmuşuz meğer.
Annelik kimliklerin yok oluşu, unutuluşu değil,
Kimliklere yeni standartlar eklenmesiymiş. Her yavru aynı zamanda yüreğimizde büyüyen ordunun askeriymiş.
Ben bir anneyim, aşığım evet ama aşk yavaşlatır mı insanı?
Meğerse her şey eskisinden daha güzelmiş.