Sağlıklı Mesafenin Anahtarı - 2
Bir kişi kendini düzenlediğinde, ilişkideki tansiyon da doğal olarak düşer…
Çünkü yakınlık, iç içe geçmek değil; alan tanımak ve aynı anda temas edebilmektir.
Sessizlik her zaman tehdit değildir…
İlişkilerde sessizlik çoğu zaman yanlış yorumlanır. Hâlbuki sessizlik; düşünmek, duyguları toplamak, geri çekilip nefes almak ve yeniden bağ kurmak için hazırlanmak anlamına da gelebilir.
Bowen’ın bakışına göre, kişi gerilimi yönetmek için geri çekildiğinde bu bir kopuş değil, dengeyi yeniden toplama çabasıdır…
Bazen yakınlık, aynı cümleleri paylaşmakla değil; aynı sessizliğe saygı göstermekle büyür.
Bowen’ın belirttiği duygusal ayrışma, sağlıklı mesafenin anahtarını verir…
Çok değerli bir dengeyi anlatır: Birbirine bağlı ve yapışmadığın, kendi hislerini yönetebildiğin ve partnerini reddetmediğin bir ilişki kurmak.
Sağlıklı ayrışma, ilişkide şu kapıları açar:
• Kişisel alanın korunması
• Fikir ayrılığının tehdit olarak algılanmaması
• Sessizliğin çatışma değil, ihtiyaç olarak görülmesi
• İlişkide nefes alma alanının olması
Peki, bu mesafe nasıl ayarlanır?..
İlişkide sağlıklı mesafeyi kurmanın yolları vardır. İstenilen belirlenebilir. Yakınlık mı istiyorsun, yoksa alan mı? Partnerin ihtiyacı belirlenebilir. Onun sessizliği kaçış değil, kendine dönüş olabilir. Sınırlar netleşebilir. Mesela; “Benim için şu an biraz yalnız kalmak iyi olur” denebilir. Temas korunabilir. Uzaklaşmak, tamamen kopmak anlamına gelmez. Küçük temaslar ilişkiyi sabit tutar. Yakınlık beklentisi açıkça söylenebilir. Örneğin; “Bugün biraz duygusal desteğe ihtiyacım var” demek ilişkileri güçlendirir.
Yakınlık, doğru ayarlandığında ilişkiyi derinleştirir. Uzaklık, doğru yönetildiğinde nefes alanı yaratır. İkisinin dengesi ise, ilişkiye hem özgürlük hem bağlılık katar.
İnsan ilişkilerinin en sessiz ama en güçlü sorusu şudur: “Sana ne kadar yaklaşayım ki hem sen nefes al, hem ben bağ kurabileyim?”
Bu soruyu hem kendine ve hem eşine/partnerine sormayı unutma. Sorunun içine de, sevgi serpiştir, olur mu?
Sevgiyle kalın.

